Aud Gabriel
Bu yazı, On being a disabled Bi trans person and the idea of passing isimli metnin çevirisidir.
Tetikleyici uyarısı: Transfobi, sağlamcılık, bifobi, biseksüel silinmesi, cisseksizm
Hâlâ orada mısınız? O zaman başlıyoruz.
Birkaç hafta önce (belki de ay) biseksüellerin ne kadar da şeytani olduğuna dair bir konuşma geçti çünkü biz “hetero” ilişkilerde olabiliyoruz ve partnerlerimizle el ele tutuşma gibi önemli bir testi geçebiliyoruz. Böyle düşünen bir grup dangalak var. Bu düşüncenin cisseksist olduğunu ve her zaman ilk bakışta birinin cinsiyetinin yüzde yüz anlaşılabileceği fikrine dayandığını söyledim. Bu şekilde konuşmaya ve bundan bahsetmeye hakkım olmadığı dile getirildi. Niçin bahsetmemem gerektiği konusunda gerçekten kafam karışık. Fakat bunları buraya yazarak kaçınılmaz bir sona giriyorum.
Herhangi bir şekilde “hetero” olarak görülmüyor ve ona geçiş* yapmıyorum.
Bu noktada iki şekilde okunuyorum:
1: (şanslıysam) 20 yaşlarında çekici şişman bir genç
2: butch bir lezbiyen
Bu, karşılarında sadece ben durduğum zamanlar için geçerli. Bastonumla değilim. Fakat belki de dinlenme odası gibi bir yerde bir sandalyede oturuyorum. Bastonumu eklediğinizde aniden bir dünya yeni seçenek ortaya çıkıyor. Ki bu yeni seçeneklerin çoğu benim için cinsiyet seçeneklerinin tümünü ortadan kaldırıyor. Aniden ben herhangi bir cinsiyet ve cinsellik ifade etmiyor oluyorum. Birden sadece bir baston oluyorum. İnsanların kafasındaki tuhaf bir karışım oluyorum. Bedenim onlar için “kız mı oğlan mı?” “yatakta dokundurmuyor mu?” gibi milyonlarca soru halini almadan önce, onları aniden sessizleştiriyor. Bu şartlar altında sorular “Neden bunu kullanıyorsun?”, “Bunu kullanmak için çok genç değil misin?”, “Senin buranı dürtersem canın acır mı?” oluyor.
Bu soru grupları benimle ve bedenim üzerinde delilik seviyesinde bir yakınlık içinde olduklarını varsayıyor. Eğer bir oğlan olarak göründüysem, ağzımı açıp konuştuğumda tüm ilüzyon paramparça oluyor ve translığa dair sorular yüzüme çarpıyor. Eğer queer bir kadın olarak göründüysem queer sorular yüzüme çarpıyor. Baston ortaya çıktığında ise ne dediğim, ne yaptığım ya da ne giydiğim önemli olmuyor.
Aynı şey biriyle beraber olduğumda da geçerli. Partnerlerim ve ben bir şekilde lezbiyen olarak atandık ya da tam tersi, erkek olarak görünürsem iki gey erkek olarak. Kiminle beraber olduğuma bağlı olarak ben ve diğer kişi ya iki queer arkadaş ya da hetero biri ve onun en iyi arkadaşı şeklinde görünüyoruz. Kamusal alanda romantik partnerlerimle sevgimizi gösteren çiftlerden değilizdir. Bu yüzden onlarla sadece durup konuşan, araca binen ya da masaya oturan 2 insan bağlamında değerlendiriliyorum.
Bedenim, temsilim hemen hemen evrensel olarak “queer” ya da “hetero olmayan” şeklinde okunuyor. Dahası, el ele giden transfobi ve eşcinsellere yönelik nefret saldırısına yeterince maruz kaldım. Hem aleni hem de mikro agresyon biçiminde.
Şimdi bastonu ekleyelim.
Tekrar aniden kiminle olduğum ya da onların nasıl göründüğü yitiriyor önemini. Odaklanılan şey benim neden, nasıl, ne zaman vs. ona sahip olduğum oluyor birden. “Eşcinsel” ya da “hetero” ilişki içinde görünüp görünmediğim hiç de mevzu bahis olmuyor. Biriyle birlikteysem artık onun romantik partnerim olabileceği varsayımı ortadan kalkıyor ve kendisi benim bakım verenim halini alıyor.
Amerika’da bizler sakat insanları sevebilen, seks yapabilen ve romantik ilişkiler yaşayabilen varlıklar olarak görmüyoruz. Deneyimlerimde ilişkinin queer ya da hetero romantik olması hiçbir önem arz etmedi. Sakat bir insanla buluşmaya cesaret etme fikri hatta sadece evin dışında olma hali bile, alışveriş merkezine biriyle tuvalet fırçası bakmaya gitmekten daha büyük bir mesele. Bana böyle bir şey söylenmişti. “Pek çok şeyle ilgilendiğimden” ve hâlâ dışarı çıkma cesaretini gösterdiğimden (bir kasiyerin söylediğine göre dışarı çıkmadan kasıt alışverişe gitmek) “cesur” ve “ilham kaynağı” olduğum da söylenmişti. 1 haftadan daha kısa bir süre önce aynı kasiyer, öksürük şurubu alırken kimliğimi görmek istedi ve “gerçek” cinsiyetimin ne olduğunu anlamak için kimlikteki fotoğrafımla cinsiyet ibaresini yakından inceledi. Peki baston eklenince ne oldu dersiniz? Belirsiz bir biçimde cinsiyetlendirilmiş bir tehdit değildim. Sadece bir kutu vişneli öksürük şurubuyla “ilham kaynağı” olmuştum.
Acıyan bakışları gördüm ve ki bu bakışa “Duygusal filmlerde engelli birini gördüm bakışı” demek hoşuma gidiyor. Sağlam bedenli insanların attığı ve onların hafızalarını okuyabileceğin türden bir bakıştı bu. “Senin iyiliğini düşünen”, gözleri hafiften dolmuş o bakışlar bana ve partnerlerime yönelmişti.
Sakat olmadan önce sakat birinin partneriydim. Mevzuya her iki taraftan bakıyorum. O zamanlar biz iki queer kadın olarak görünmüş olacaktık. Fakat insanlar kendisinin kör olduğunu ve bastonla yürüdüğünü fark ettiklerinde ben artık onun partneri değil bakım vereni olarak atandım.
Queer olarak, hetero olarak görmek… Natrans ya da fark edilir şekilde trans olarak görmek… Hiçbirinin benim için bir önemi yok çünkü baston, görünür olan bir sakatlık, her şeyi siliyor ve sildiğinin yerine kişisel sağlık soruları yumağından oluşan cinsiyetsizliği, daha az romantizmi, sevgisizliği, “ağlama duvarı”ndan hallice üzgün bakışları ve yüzleri koyuyor.
Tabii ki dünya üzerindeki tüm biseksüel, trans ve sakatlar adına konuşmuyorum. Bunlar yaşadığım yerdeki tüm ayrıcalıklarım ve beraberinde gelen dezavantajlı hallerimle sahip olduğum kişisel deneyimler.
* Başlıkta “geçiş” olarak belirttiğimiz ve orijinali “passing” olan kelimenin Türkçe karşılığını layikiyle ve içimize sinecek şekilde bulamamış olsak da geçiş kelimesinin bu metin ve bağlamda imlediği şey, insanların toplum tarafından direkt monoseksüel (heteroseksüel ya da eşcinsel) olarak atanmasıdır. (ç.n)
Çeviri: umut erdem
Redaksiyon: Zeynep Şehiraltı
Bu yazı da ilginizi çekebilir: Aseksüel-Biseksüel Aynası