Brittany Keogh
Bu yazı LGBT Pride and dating: How bisexual women face stigma and hostility in relationships isimli metnin Türkçe çevirisidir.
Yeni bir çalışma pek çok bi+ (bi artı) Kiwi* kadının çıktığı randevu(lar)da yanlış anlaşıldığını ve geçersiz kılındığını hissettiğini ortaya koydu.
Auckland Teknoloji Üniversitesi’nden Tara Pond, bi+ kadınların -birden fazla cinsiyete ilgi duyan- hayatları ve romantik ilişkilerini derinlemesine çözümleyen ilk Yeni Zelandalı akademisyen.
Pond, doktora çalışması için 20 ile 88 yaşları arasındaki, kendisini biseksüel, panseksüel ve queer olarak tanımlayan 1000 kadınla anket yaptı ve bi+ kadınların başka cinsiyetlerden insanlarla ilişki içindeyken sıkça önyargıya maruz bırakıldıklarını ortaya çıkardı.
“Bir kadın, bir erkekle ilişkideyken onlar heteroseksüel görünüyorlar, bir kadınla ilişki yaşıyorken, eşcinsel görünüyorlar ve insanlar onları bu şekilde isimlendiriyor. Katılımcılar bu şekilde etiketlenerek oldukça geçersiz kılındıklarını ya da baskılandıklarını hissediyorlar.”
İsmini vermeyen bir katılımcı Pond’a, gökkuşağı topluluğu içinde kendisini “turist” gibi hissettiğini söylüyor. “Bifobi, heterolar tarafından çok daha fazla uygulanıyor olabilir fakat queer’ler uygulayınca daha fazla can yakıyor.”
Bir diğeri, açıldığında bazı lezbiyen kadınların kendisini elinin tersiyle ittiğini söylüyor. ”‘Ah! Henüz kararını veremedin demek, çok aptalca,’ gibi şeyler söylüyorlar.”
Üçüncü katılımcı hem hetero hem eşcinseller tarafından cinsel kimliğinin sorgulandığını anlatıyor. “Başlarını alıp gidiyorlar, şey diyerek, ‘Aslında biseksüel değilsin, senin bir olayın yok. Sen aslında lezbiyen olduğunu inkar ediyorsun ya da rol yapıp bizi kandıran bir heterosun.’”
Katılımcıların % 95’i, bir erkekle tek eşli bir ilişkideyken, ilişki içinde olmadıkları zamana göre kimliklerinin daha az görünür olduğunu hissediyor. % 25’i ise bir kadınla ya da sabit cinsiyet kalıplarına uymayan biriyle birlikteyken önemli ölçüde ya da bir şekilde cinselliklerinin üstünün örtüldüğünü söylüyor.
Pond’un belirttiğine göre bulgular gösteriyor ki; “cinsel kimliği görme biçimimiz, insanların cinsel kimliği deneyimleme biçimini yansıtmıyor.”
Bazı katılımcılar biseksüelliğin ne olduğunu partnerlerine açıklamak ve onlara birden fazla cinsiyete ilgi duydukları için aldatma ihtimallerinin daha yüksek olmadığının güvencesini vermek zorunda kaldıklarını söylüyorlar.
“Biseksüellik, 3’lü grup yapmak ve aynı anda birkaç insanla seks yapıyor olmak ya da ilişki içinde olmak veya partner(ler)ini aldatıyor olmak şeklinde görülüyor. Biseksüellik çok fazla damgalanıyor,” diyor Pond.
Geçmişte yapılan araştırmalar, kendisini biseksüel ya da eşcinsel olarak tanımlayan gençlerin hetero akranlarına göre intiharı daha fazla düşündüklerini ve daha yüksek oranlarda uyuşturucu ve alkol kullandıklarını gösteriyor. 2017 yılında yayınlanmış Auckland Üniversitesi raporu lisedeki genç biseksüel kadınların sıkça “sessizleştirildiklerini” hissettikleri sonucunu çıkardı.
Pond, biseksüel+’ların maruz kaldığı damgalamayı tanımanın ve LGBTİQ+’ları daha fazla içeren cinsel eğitim müfredatı hazırlamanın biseksüellerin sağlık koşullarını iyileştirebileceğini söylüyor.
RainbowYouth’un idari yöneticisi Francis Arns, bifobinin gökkuşağı topluluğunun içinde ve dışında “devasa bir sorun” olduğunu belirtiyor. Söylediğine göre, çalışma bulguları birden fazla cinsiyete ilgi duyan insanların kabulünün sağlanması için daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu doğruluyor.
*Günümüzde Yeni Zelanda’da yaşayan ya da oralı olan kadınları tanımlamak için kullanılan bir sözcük. (ç.n)
Bu yazı da ilginizi çekebilir: Lezbiyenlerin Biseksüel Kadınlara Karşı Önyargılarına Dair Bir Çalışma